Ukala bir çocuktum . Her şeyi bildiğimi düşünürdüm. Bana öğretilen her şey unuttuklarımı hatırlatmaktı fikrimce. Anlayamadığım şeylerse; yanlış kurulmuş mantık sistemleri. O zaman tabula rossa deseler, tüm hıncımla itiraz ederdim herhalde. Oysa şimdi on yedi yıl geçmişken, tabula rossa karalamalarla dolmuşken, hem ruhen hem bedenen bir gariplik var üzerimde. Bu gün ANOZDER sonuçları açıklandı. 120 soruda 3 yanlış yapan Mersinli bir arkadaş birinci oldu. Sosyolojik bir deney yapıldı sınıf üzerinde, sonuçları gözlemlemek çok eğlenceliydi. Bizim okulun öğrencileri erkeklerin kendilerini ders konusunda geçmesini kabullenmişler. Savaşları kendileriyle. Kendi içlerinde yok olmaya mahkumlar haliyle.
Dün hıdırellezdi. İçimde nedenini kestiremediğim bir coşku. Gökyüzü çok güzeldi, gece bile aydınlıktı adeta. Ne Fırat vardı etrafımda, ne de gül ağacı. Bahçede dolandım baya bir. Duvara karşı dilekler tuttum. Hayatımı düzenlemeye karar verdim bir kez daha. takvimerden haber vereyim istedim, bir kuş olup başka cennet bahçelerine konayım istedim. Yıllar geçiyor, o kadar yoğun hissediyorum ki şu sıralar. Yüzüm değişiyor, büyüyorum. Dün uyumak için güya geceyarısını bekleyecektim, içimdeki meleği yıldızlara üfleyecektim.
Yanıma geldi. Benim için bir yazı yaz, dedi. Güldüm, canımı acıttığını söyledim. Senin canın da amma kolay acıyor dedi. Zorlama, senin için yazarsam kalemimideki kurşun erir dedim. Biliyorum karşında eridiğini de bu yazmana engel değil dedi. Hayır, karşında erimiyorum; yazdıklarım gözyaşlarımdır, bilmiyor musun? dedim. Biliyorum dedi, biliyorum da sen de vurdumduymazsın. Belki doğru yere vurmuyorsundur dedim. Hayır doğru yere vurduğuma eminim de senin duymaya niyetin yok dedi. O zaman sen çok sert vuruyorsun, vurduğun yeri yıkıyorsun, ondan duyamıyorum dedim. Beni bu hale getiren sensin, dedi. Sen öyle diyorsan doğrudur dedim ben de. Gitti. Gece yarısı falan hikaye, vurdum kafayı yattım. Zaten bahar geldi, ben Japonlara döndüm yine.
Yazılılar da bir türlü bitmiyor dört tane var daha. Üçüncü yazılı kavramını kaybetmek istiyorum bu yıl da. -Çok komik ya, bazıları sadece bavul taşıtmak için sevgili ediniyormuş-
Bu gün bahar şenlikleri başlıyor, bahara konferans salonunda başlayacağız, ilginç! Cuma gümü film gösterimi var, bağlamamla küstürüldüm, yarın final maçı var.
Birilerine şarkı hediye edesim var.Yazacak çok şey birikti. Proje hayatım bitti galiba, üç saatte yaparım yine belki, yoksa yok. Zaten ordaki millet kalitesini facebookta belli etti. Geçmesini gönülden istediklerim geçemedi ama gözyaşlarını bile izleyemedim. Ha hatırlamışken dün vurdumduymazdan başka duygusuz damgası da yedim. Haklı bir yerde, duygularının var olması onları göstermene gerek yok manasını taşımaz. Neredeyse geri dönülmez kararlar veriyordum. Neyse dedim, yazmaya sığındım bu sefer de.
"Bana kısmet değil dizinde yatmak,aman aman dizinde yatmak, dizinde yatıp da yüzüne bakmak" işte bağlamamla aramı bozan kelimeler. Bir de insanlarla eğlenmek çok zevkli. Her şeyi bilmelerine gerek yok zaten. Lise bitince söyleyeceğim dedim hangi takımı tuttuğumu, bilenler ne de güzel gülüyor.
İyimser olmaya karar verdikten sonra tavuk yiyebileceğimi düşünenler yanılıyor galiba, bu Ankara vejeteryan bile yapar insanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder