5 Mayıs 2008 Pazartesi

MUTLULUĞUMUN ÜZERİNDEKİ KARA GÖVDE

Bazen çok kızıyorum sana, görmezden gelmeyi marifet saydığın için. Cevaplamak istemediğin soruları görmezden geliyorsun, gözüne soktuğum ünlemleri görmezden geliyorsun, bir de beni görmezden geliyorsun...
Mutluluğa dokunmaya en fazla yaklaştığım anlar, imkansız bir aşkın gece uyutmayan sıcaklığı yakıyor beni, bir kez daha direniyorum sigaraya.Ankara manzarasıyla yetiniyorum; taş binaların göz kırpan ışıkları, seçebilirsen Kocatepe ve o adlandıramadığım yuvarlak.
Mutluluğun gözleri kahverengi biliyor musun? Yoldan gelmiş, yorgunmuş. Terini siliyorum, sen kokuyor. Artık hatırlamıyorum nasıl koktuğunu, anlık esintiler geliyor burnuma, o kadar... Muhtemelen bıraktığım gibi kokmuyorsun, zaten sen seni bıraktığımı da bilmiyorsun. Bir sigara, bir sen... Direniyorum!
Bir adam; gözleri çiğ bir mavi, denizi hatırlatıyor ama insanı ısıtamıyor. Kellik olmasa da seyrelti emareleri görülüyor saçlarında. Buraya fazla takılmıyorum; zira her erkek potansiyel keldir. Gereğinden fazla düğme açmış gömleğinde. Şirin olduğundan emin, iki büyük çukur gamzeleriyle gülümsüyor. Çenesi sakal olmadan top sakal gibi durabilen tiplerden, bu adam beni kendine ısındıramıyor. Bunun herkesin bayıldığı fakat benim itici bulduğum dış görünüşüyle alakası olsa da bu çok fazla belirleyici değil. Bu adam Tuna Kiremitçi, hani liseli kızların okuyabileceği kıvamda yazıyor dedikleri, bir ara İclal Aydın'la takılan. Adamdan nefret bile ediyor olabilirim. Ama bu onu okumaktan kendimi alabildiğim anlamına gelmiyor. Yanlış anlaşılmak istemem, hayranı falan değilim, yazdıklarını okumayı bırakma kıvamına geliyorum bazen; A.Ş.K.'ı alaturka şarkılar korosu olarak açtığında olduğu gibi. ben bile daha güzel yazardım bu yazıyı diyorum, kitabın sayfalarını son bir kez karıştırırken cümleleri takılıyor beynime, bana adeta ilham veriyor. Kendimi anlayamıyorum.
Anlayamadığım şeyler çok takılır kafama, çözemediğim insanlar sürekli meşgul eder, çözünce rahatlarım, gülümserim ve bir sigara yakmam tabiki de...
Tuna Kiremitçi çok zor bir insan olmadı Allah'tan, zihnimi onunla meşgul etmek istemezdim zaten. İtiraf ediyorum, ben bu adamı kıskanıyorum. Benim gibi saçma sapan şeyler yazıyor ve romanları yazma debelenmelerinden ibaret, arada spot cümleler kuruyor o kadar. Bakarsan onun n tane kitabı basıldı, kızlar ona hasta ve en önemlisi onu okuyorlar. Ün gerçekten umrumda değil, kızların ilgisi de en son isteyeceğim şey(= Ama okunmak istiyorum ben, yazdıklarımın ümit verici oduğunu yetkin bir ağızdan duymak. Belki Tuna Kiremitçi'den kim bilir? O zaman gözüme batmayabilir o satırların arasında dolaşan hantal gövdesi.
Bırakıyorum Tuna Kiremitçi'yi ve mutluluğu düşünüyorum...

Hiç yorum yok: