"Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaşta oyunda oynaşta olmakla suçlanmadım hiç. Çünkü Fatih'in torunları, erkek olmayanı ancak Fatihler yetiştirmeye layık buluyordu." Bu cümleler ülkemin kendisine ümit bağladığı gençliğin dimağından çıktı. Dimağından kir aktığını söyleyenlere kızıyordu genç, kızarken karşısındakinin haklı olma ihtimalini veya düşüncelerindeki haklılık yüzdesini ölçmediğini düşünmeden. Genç gençliğin de verdiği bir sabırsızlıkla karşısındakine saldırıyordu. Artık karşısındakinin insanlığı, onuru, verecek cevabı onun için önemli değildi. Genç doğru olanı yapıyor, karanlığı yırtıp, aydınlık sayfalar açıyordu insanına.
Fatihler yetiştirmeyi kendisi ve akranlarını küçültmeye neden olan bir süreç olarak görürken, ne için yaratıldığını, içgüdülerini ve fıtratını göz önünden kaldırıp tavan arasına fırlatıyordu.
Kadınların pencereden bile bakamayan ucubeler haline gelmeleri normal karşılanamaz. Günümüz toplumunun yarının Fatihlerine anne olacak, onları yetiştirecek bireyleri ortalama düzeyin üzerinde bir bilgi, görgü ve duyuşa sahip olsunlar isteriz. Bu kişileri ortalamanın üzerinde bir hale getirmek uğruna onları asli görevlerinden uzaklaştırırsak, yarının Fatihlerini doğmadan öldürmüş oluruz.
Kadın bilgili, görgülü, fikir sahibi, özgüvenli olmalı ki çocuğunun dünyasını bilinçli fikirler çerçevesinde geliştirebilsin. Kadının bilgisi ukalalık kıvamına gelmemeli ki asli görevlerini küçümsemesin. Fatih yetiştirmek kavramını ancak gibi bir ifadeyle yan yana kullanmasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder