adım adım ilerliyor insan. adım adım. hani evden ilk defa o kadar uzaklaştığınız gün vardır. daha önce o çizgiyi hiç geçmemişsinizdir. önceleri o çizgiye kadar gelinir sonra geri dönülür. ürkerek gelinen o çizgiye daha sonraki seferde ürkmeden gelinir. daha sonra o çizgi artık sıradanlaşır. ama yine de o çizgi beyinde yer eder. "yok asla" "mümkün değil o sınırı geçmem" demeyin işte. o sınırın ötesine, o çizginin ötesine adım atmakla başlıyor herşey.tıpkı ilk sigara içme deneyimi gibi. önce paket ele alınır. artık paketi incelemek çakmakları kurcalamak rutin hale gelir. sonra sigara dalı parmakların arasına alınır. koklanır ve "yoo işte en fazla bunu yaparım ben" "asla o mereti yakıp dumanını içime çekmem" demeyin... zaten ilk başlarda inanmazsınız. içenler de sigara dumanını zaten ciğerine çekmiyordur ki... olsa olsa yanaklarını dumanla şişirip dudaklarını büzerek dumanı havaya savuruyorlardır. ama o gün gelir çatar... o gün o duman soluk borusundan aşağıya iner... iniş o iniştir. artık geri dönülemez noktadadır insan.
o adımı atmayanlar, sınırları bilenlerin, sınırı aşmayanların çocukları şimdi ilkokula başlayacak... her gün aynı yoldan gidip gelenlerin, çaldığı müzik enstrümanında nota kitabındaki notalardan farklı olarak bir tane farklı notaya basmayanların... sen ise bütün şehri biliyorsun. sokak sokak. tanıyorsun. sınırların ötesindesin ama... sanki bu şehre uzaydan atılmış gibisin. bütün caddelerini bildiğin bu şehrin sokaklarına... yalnızsın...